25 Oca 2013

Silver Linings Playbook

     Son bölümüne kadar senaryo detaylarına ve arka plân öykülerindeki mizah anlayışına imrendiğim filmin beğenimde eksik kalmasının nedenini başta çözemedim. Kabahati son perdeye yıkmaya çalıştım. Benim için Silver Linings Playbook’un son perdesinin sıkıntısı neydi? Tiffany’nin ekilenden fazlasını son perdede yansıtan aşırı duygusallığı mı? Yoksa doğrudan son perde ile bağlantılı olmaksızın, muhtemelen romandaki vurgulanışıyla öyküdeki yerlerini daha sağlam kılan detaylara filmde yalnızca dokunulmasının  üzerimde yarattığı eksiklik hissi mi?

     Nihayet anladım: Öykünün çatışmasını oluşturan problemin çözümünün bir romantik ilişki olması, çözüm karakterin rahatsızlığı için -her çözüm gibi geçici ancak- etkili bir çözüm olsa dahi bu çözümün öyküyü götürdüğü türün katıksız alışılageldik romantik komedi türü olması filmin kendini yumuşatmasına, meselesini tıpkı bir aşık gibi kendini kandırarak çözmesine neden oluyor. Her yerden fışkırabilen Danny ile, ailenin, baba Pat ile bahis arkadaşının, Hindu psikiyatristin ve diğer yan karakterlerin ufak ayrıntılar üzerinde yükselen mizahla bezenmiş hâlleri dikkate değer detaylar içererek filmi yukarıya taşıyor; ancak esas çizgiye bakıldığında, başarıyla oluşturulmuş yan karakterlerin çevrelediği iki özgün karakterin karışık durumları sahiden de çivi çiviyi söker tabanlı bir ilişki ile çözülebilecek olsa da, bu çözümün romantik komedi imgeleriyle örülmüş olması tüm bu detayların hak ettiği değeri düşürüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder