21 Kas 2013

Frances Ha

Yalnız, sempatik ve çaresiz karakterler, film ve seyirci arasında oldukça kuvvetli bir bağ oluşturuyorlar; takdir, imrenme ve empati el ele verip karakteri unutulmazlar arasına sokuyor. Frances Ha, karakterinin -tuhaflıklardan da beslenerek daha da güçlenen- sempatikliği, akıcı ve gerçekçi diyalogların hemen hemen her sahnede kendi içinde oluşturduğu dönüşler ile sahneleri birbirlerine boşluksuz bağlamaları ve karakterin siyah beyaz Amerika sokaklarıyla birleşerek ister istemez verdiği o tanıdık Woody Allen hissiyatıyla harika bir dünya oluşturuyor. Greta Gerwig, Frances Ha ile bütünleşerek, oyunculuk bağlamında neredeyse yeni bir güzellik tanımı yapıyor.

İlginç bir nokta, Frances'in 'undateable' olmasının 'özdeşleşilebilir' olmakla doğru orantılı olması; bu özelliği olmadığında, muhtemelen Frances ile özellikle bağ kuracak yoldaşları, tıpkı bir dosta karşı içten içe barındırılan duygular gibi, kıskançlıkla yoğrulmuş eleştirel bir hissiyat ile karakterle arasındaki bağın gücünün azaldığını hissedecekti. Arkadaşlarının 'başarı'larıyla, ilişkileriyle, kendilerinden uzaklaşmalarıyla ister istemez mutsuzluğa kapılan insanların (bugün ile yoğrulmuş her normal insanın) en iyi dostu muhtemelen Frances Ha olurdu.

Noah Baumbach, 2012

7 Kas 2013

Blancanieves

Bir yandan boğa katili bir matadora sempati duyarken, diğer yandan bir horozun tabağa konulması üzerinden karşıt karaktere antipati büyütebiliriz; sinema bu. Ustalara yaklaştırılan, sade, basit ancak etkili. 'İspanya'nın The Artist'e cevabı', prensi cüce kılıp ana karakterlerini bir bir öldürerek Pamuk Prenses'e gereken trajik sonu veriyor. Karakterler değişiyor, ancak son değişmiyor ve kötü her zaman kazanırken bu kez kendi de öykü evrenine veda ediyor.

Pablo Berger, 2012

3 Kas 2013

Chained (2012)

Chained ideolojik kaygıları uğruna inandırıcılığından feragat ediyor ancak bu sayede daha kuvvetli bir önerme ediniyor. Tonuna rağmen şiddetin pornografisine adım dahi atmazken iyimser bakışını da koruyor:

Evet, kadın mesul de olsa masum da olsa, doğumundan itibaren suçlu konumundadır ve her halükarda erkek travmalarının tazmin hedefidir; aile babanın nevrozlarını yönelttiği bir yatıştırma evidir ve kadın nesneleştirilerek hayatını heba ederken, çocuk zincire vurulur. Fakat sıradaki nesil, çocuk, benzer tecrübelerine rağmen -en azından kendi evine ve ailesine kapanana kadar- kurban seçmeyi bırakacak ve bu ritmik kalıba bir son verecektir.