23 Oca 2014

Her

Her'ün fikrini bedenli zihnin doğrudan bedenden soyutlanmasına götürmemiş olması beklentileri terse yatırabilir ancak bu odağı kaybetmeme seçimi filmi duygu yoğunluğu yönünden kuvvetlendiriyor; yine de bu yola girmeyi yoğunluğa tercih etmeyeceğimi söyleyemem, hele ki 'duygularım gerçek mi yoksa programımın bir parçası mı', bilemezken.

Her daha özdeşleşme öncesi bizi yalnızlığımızda yakalıyor; kendine gerçeklerle başa çıkmakla uğraştırmayacak bir eş bulan Theodore gibi, birçoğumuzun da kendini yakın hissettiği film mi yoksa filmin yalnızlığımızı içine fırlattığı ılık ve çaba gerektirmeyen teknolojik dünya mı?

Boşanma evraklarının imzalanışı sırasında öten kuşlara cevap veren ev arkadaşlarımız muhabbet kuşları, kendinden sonraya birçok açılım imkânı tanıyan filme imzalarını kattılar; başka insanların mektuplarını yazarak sözde yapay duygular üreten ancak yarattıklarıyla birçok zihnin 'deliliğin toplum tarafından kabul görmüş hâline' hitap eden Theodore'un işletim sistemiyle yaşadıkları belki aynadaki kendisiyle aşk yaşayan bir muhabbet kuşundan farksız, ancak işe yaradığı müddetçe yetinilebilir bir dünya.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder