Marcin Krzysztalowicz, 2012 |
Bu çerçevede cinsellik elbette ön plânda. Klasik beklentileri sekteye uğratıyor olsa da, karşıt karakterin aşırı pasifliğinin altında cinsellik çatışması yatıyor: Wydra her kadını koklayan, tek birine takılı kalmayan ve eşli-eşsiz herkese geçici bir süreliğine demir atmaya çabalayan bir adamken, öldürmesi gereken eski okul arkadaşı ise tek eşli, ancak cinsel hayatı özgüvenini dibe vurduracak kadar iktidarsız bir adam. Karşıt karakterin vatan hainliği ise filmin politik doğruculuğuyla birleşerek sıkıntılı bir karmaşa yaratıyor. Film karşıt karakter Henryk’in, yatakta tatminsiz bıraktığı mutsuz karısının gölgesinde kalmış masturbasyonlarını vatan hainliği ile ister istemez özdeşleştirirken, onu cezalandıracak adam Wydra ise Henryk’in karısına dahi henüz Henryk’in vatan hainliği ortaya çıkmadan sahip oluyor; yani cinsel başarıya indirgenmiş erkeklik tanımı, bir başka boyutta da siyasi onura bağlanıyor. Film siyasi resmi kendine arka plân edinmiş ve öz insani motivasyonları konu almaya yeltenmişken, bu bağlantı doğrudan bir ideolojik çelişki yaratmayabilirdi; ancak Wydra kapanış sözlerinde ailesinin ‘hayvanlar’ tarafından katledilişini anlatırken, kampına ihanet eden SS muhbircisi genç kadını ‘yalnızca hayvanlar, kadınları ve çocukları öldürürler’ aforizmasıyla hayatta bırakırken seyirci bunu ona duyduğu cinsel arzudan dolayı yaptığını düşünmeye çalışsa da, anlatı Wydra’nın tutumuna verdiği, müzik destekli onur duruşuyla hem seçtiği temel öyküye, hem de filmin başından beri politikliğin ötesine hazırladığı seyircisine ihanet ediyor.