4 Eyl 2013

Disconnect (2012)

Bağlantısız karakter gruplarını internetin getirdiği ufak elementlerin tuzağına düşürmeye koyulduğunda bizim diyarımıza özgü tuhaf bir dış dünya paranoyasına kapıldığı endişesi yaşatan Disconnect, adına rağmen, önermesini bağ koparmaktan öte yakın olunan kişilerle kurulmuş bağları onarmanın üzerine oturtarak, kendi kendine kurmak üzere olduğu tuzaktan sıyrılıyor. Kamu spotu kıvamına varmaya ramak kalacak derecede fazlaca dallanan öykü yapısına rağmen bütünlüğünü önermesinin birleştirici öğütleriyle büyük ölçüde korusa da, bazı kılçıklarından arınamıyor film: 'Ahlâken' aykırı bir evde kurban olarak konumlandırdığı Kyle'ı son perdede gazeteci karaktere karşıt ve karşıtlığıyla haklı konumlandırır ve gazeteciye karşı aldığı tavrın arkasını yeteri kadar kurcalayamazken, diğer grupların da tonunu gri seçmesine rağmen bu hedef göstermeyen tutumunun ardında griliğin arka plânını verecek derinlikleri sağlayamıyor. Oğluna ilgisiz babanın griliğinin karanlık taraflarına yeteri kadar hakim olamazken, eşini kaybetmiş polisin profesyonel yaşamındaki özdeşleşilmesi kolay karakterine rağmen ev hayatında oğluna yönelttiği öfkesinin dayanağını inandırıcı bulmakta güçlük çekiyor, çocuğunu kaybetmiş bir adamın eşine karşı duyduğu ilgisizliğin kredi kartı bilgilerinin çalınması yoluyla dolandırılmaya yol açacağı neden sonuç ilişkisinin bir hakikat kalıbına oturtulmasınıysa ister istemez gülünç buluyorum.

Boşluklara yer kalmayacaksa, tek ve yeterli bir öyküyü, kendine güvenerek işe koyulmuş bir sünger formunda anlatmak daha etkili olabilir. (Mesele de zaten kamu üzerinde etki yaratmakmış gibi görünüyor.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder