8 Eki 2013

Breaking Bad

Televizyon dizilerinin süreleri ve karakter yelpazeleri nedeniyle birbirinden kısmen de olsa ayrı işleyen öykü dizilerinin örülmesinden oluşması, tüm aksiyonu tek bir çizgide bütünlüğe kavuşmuş sinema filmlerine nazaran daha hafif tonlu ve dağınık oluşu, sinemanın televizyon üzerinde statüsel bir üstünlük kurmasına neden oluyordu. Bu resim belli network'lerin önderliğinde televizyonun içerik bağlamında cesurlaşması, kendini daha fazla ciddiye alması ve yazar-yaratıcıların başarılarıyla değişmeye başlasa da, sinemanın saflık (her bir sahnenin önem taşıması) ve bütünlük yüzdesine şimdiye dek en çok yaklaşan yapımlardan biri Breaking Bad olmalı. Ana hattan kısmen uzaklaşmış yan öykülerinin doruğa bu kadar doğrudan hizmet etmesi, taraf değiştiren birçok yönetmeni doğrular şekilde televizyonun artık sinemanın statüsüne yaklaştığını gösteriyor. Geniş karakter yelpazesinin aralarındaki aksiyon-reaksiyonlar yerine bir merkez karakter ve o merkez karakterin öyküsünü şekillendirecek bir grup yan karakterin, sahip olunan sürede derinlemesine incelenmesine yönelinmesi ve bunun sıkı zanaat (teknik) ile desteklenmesi, sinemanın televizyon karşısındaki en önemli kozunun da değerini elinden alıyor. Artık seyirci ile hem uzun hem sağlam bir ilişki kurulabilir, zamanın sihirli katkısıyla duygu ve düşüncelere daha nitelikli hitap edilebilir ve daha sıkı deneyimlere yelken açılabilir.

Breaking Bad karakterini hayatlarımıza yerleştirmek ve onun yoldan çıkışını makul hâle getirmek için gereken her şeyin fazlasını yerleştirmişti; imkânları kısıtlı bir oğlan, kendisini erkeklik boyutunda ciddiye almayan bir bacanak, karakterin kendisini ciddiye almayı başaramadığı bir meslek, mecburen icra ettiği ucuz yan işinde kendisini aşağılayan bir patron ve en önemlisi, ortaklarıyla geçmişini oluşturan; aşk, kendini gerçekleştirme ve ekonomi boyutlarında bir hüsrana yol açmış bir arka plân. Ve karakterin kaybedecek hiçbir şeyi olmaması için, kanser.

Seyircinin baştan beri bildiği fakat ana karakter tarafından ısrarla satılan 'ailem için yapıyorum' mazeretinin karakter tarafından final bölümünde reddedilmesi, beş sezonu bütünleştiriyor ve karakterin içsel yolculuğuna da noktayı koyuyor. Sahip olmakla yetindiği hayat ile kendini gerçekleştirememiş ve egosunun taleplerini yerine getirememiş Walter White'ın ölümle yüz yüze gelmesinin ardından soluğu alacağı yer, elbette bilinçaltı görevi gören ve hakiki kendisini arayıp bulacağı yer olan çöl. Walt yolculuğunun en önemli desteklerini bu arka bahçeden alır ve destekçisi de elbette hakiki kendisini temsil etmeyen hayatında önemli bir yer almayan eski bir öğrencisi olur.

Breaking Bad'in kusurları yok değildi. Yine televizyonun sinemaya meydan okumaları olan bazı dizilerin şiirselliğine yaklaşmıyor, zaman zaman birleştirdiği noktaların inandırıcılığını tam olarak sağlayamıyor ve sezon boyu bölüm başlarına yerleştirdiği ekimleri sezon sonunda zayıf biçmelerle karşılayarak güveni düşürüyordu. Ancak çok iyi yaptığı bir şey vardı; ana hikayeden uzaklaşmamak. Walter White ile özdeşleşmemizi sağlayan mağduriyetler, kusurlar ve hesaplaşmalar belli aralıklarla yeniden hatırlatılıyor ve eğrinin inip çıktığı seviye her sezon, daima daha yukarıya tırmanıyor ve nihai doruğu da daha yukarıya itiyordu. Beşinci sezonun ilk yarısı -bir yazarın elinden çıkmış olmanın cilvesi: bir roman aracılığıyla- bacanağın gerçeğin farkına varmasıyla sona ermesi zaten dizinin son perdesinin müthiş bir popülariteye ulaşacağına bir işaretti ve ana çizgisini sağlam ve duru kurmasının sağladığı güven ortadaydı: Birçok seyirci Dexter ile fiyaskonun tadını henüz almışken, kimse Breaking Bad'den sönük bir final beklemiyordu.

Beş sezonun sağladığı duygusal bağ ve yolculuğun verdiği deneyim, akla gelebilecek her türlü hatanın sorgulanmasının önüne geçti. Sıradan bir adamın yapabilecekleri bu kadar makul şekilde deneyimlenirken kimse bu Macbeth'in cadılarının gerçekçiliğini sorgulamazdı. Her ne kadar Breaking Bad, Walt'un eylemlerinin ardındaki esas sebebi bildiğini göstermesi ve meth aletleri arasında -kendi silahıyla da olsa- gülümseyerek ölmesi ile bir trajedi olmaktan sıyrılmış olsa da.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder