28 Ara 2013

Nebraska

Minimal kahkahalardan derin sıkıntılar çıkaran Nebraska, trajedi olarak noktalanacak bir yol hikâyesiyken anlayışlı bir oğlun dokunuşuyla mütevazi bir başarı hikayesine dönüşüyor. Başarı hikayesi, çünkü herhangi bir başka türlü başarının da bu kısa başarı turundan öte geçerliliği yok.

Alexander Payne’in alışıldık biçemi gereği, komedi muamelesi yapmasanız da bir müddet sonra gülmeden duramayacağınız bir film Nebraska. Baba oğlun her insan gibi ufak ve çaresiz yaşamlarının yüzümüze vurmasıyla, acı bir gülümseme ve sevecen bir kahkaha kırmasına evrilmiş bir gülüş. Eriyip giden zamanın avucunda kaybolan yaşamın bıraktığı sahte gurur: “Oğullarıma bir şeyler bırakmak istemiştim.”

Ailevi duygular açısından tutuk ancak ölümün üstüne fırlattığı bunalımı kuvvetli Woody Grant, oğullarına bizim gözümüzde bir yolculuk anısından fazlasını bırakamamış olabilir ancak elde ettiği maddi imaj, varoluş krizini birkaç mahalle boyunca erteleyebiliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder